Bütünsel bir bakış açısıyla ‘Akıllı Yaşam’
Çok uzun zamandır hayatımızın içinde akıllı ev, akıllı şehir, akıllı ürünler, akıllı enerji, akıllı sağlık ve daha nicesi. Hepsi kendi alanlarında uzunca zaman ilerlediler ama gün itibariyle artık her birisinin yalnızca kendi başına bir anlam ifade edeceği geçmişten beslenemez duruma geldiler. Artık her birisinin evet kendi başına bir anlam ifade ettiği ama bu anlamın ancak ve ancak daha büyük bir birliktelik oluşması durumunda heyecan kazanabileceği yere doğru gidiyoruz: Akıllı Yaşam.
Örneğin akıllı ev konseptini uzunca bir zaman uzaktan bir şeyleri açmak ya da kapatmak diye algıladık. Belki de o zamanın gereksinimlerinde bu özelliklerin temel kullanıcı ihtiyaçlarını karşılandığı için bu şekildeydi. Günümüzde akıllı evden beklenti de artık uzaktan birşeyleri açayım kapatayımdan çok benim yerime de bazı işleri bu akıllı dediğim ev karar versin düşüncesine doğru ilerliyor. Beni tanısın, bana özel davransın hissiyatı çok yoğun. En basitinden “Sabah kalktığımda bir sıcak kahvem de hazır değilse böyle akıllı ev mi olur!” diyenlerin sayısı hiç de az değil. En basitinden “Hava karardığında perdelerimi kapatmayan akıllı ev mi olur!” diyenlerin sayısı da hiç de az değil. Tıpkı “Evden çıktığımda arabamın kliması arabayı istediğim sıcaklığa hazır etsin” diyenlerin sayısının hiç de az olmadığı gibi.
Bir başka alandan örnek vermek gerekirse akıllı arabadan da uzunca bir süre beklenti kendi kendisine gitmesi değil miydi? Halen de kendi kendisine süper ve eksiksik bir şekilde gittiğini iddia edebiliyor mu ki bu alandaki firmalar? Cevap sanırım, ‘hayır’. Bu alanda çalışmalar halen ilerliyor, ama bir yandan kendi kendine giden arabadan da beklenti artıyor. “Eve gitmeden ev düzenimin benim için hazırlanmasını arabam sağlasın.” demek artık çok uç noktada bir istek değil. Artık akıllı denen arabadan beklentinin hız limitlerini otomatik algılasın/takip etsin, trafik ışıklarında ışığın durumuna göre davransın demenin uç noktada bir istek olmadığı gibi “Akıllı saatim riskli bir sağlık durumu algılarsa otomobilim güvenliği tehlikeye atmayacak şekilde otomatik dursun ve sürüş güvenliği sağlasın” diye düşünmek de uç bir nokta değil.
Bu biraz da zaman içerisinde kullanıcıların da ‘Akıllı’ hale gelmesinden kaynaklandı diye düşünüyorum. Çünkü kullanıcılar da artık daha fazlasını hayal etmeye, daha fazlasını talep etmeye başladılar. Burada ‘Yapay Zeka’ diye isimlendirilen yapıların da rolü çok fazla. Bu talepler mi yapay zekanın bu kadar gelişmesine olanak tanıdı, yoksa yapay zeka bu kadar geliştiği için mi bu talepler artmaya başladı bambaşka bir soru ve bambaşka bir yazı konusu bence ama ortadaki gerçeklik bahsettiğim gibi artık akıllı yaşamı bir bütün olarak değerlendirmekten geçiyor. Bu yüzden zamanı gününde bize çok akıllı gibi gelen ‘Smart TV’ ler artık kullanıcı ihtiyaçlarının ancak bir bölümünü karşılayabiliyor, çünkü kullanıcılardaki ‘Akıl’ beklentisi artık mevcutun daha da ötesinde.
‘Akıl’ bize artık hayatın her alanında lazım ve bu aklı kazanmak için nasıl bir birliktelik oluşturulması gerektiği sorusu hiç de basit bir cevabı olan bir soru değil. Ama cevabı belli olan bence en önemli konu, tüm bu birlikteliğin tek bir sağlayıcı tarafından gerçekleştirilmesinin çok yakın bir ihtimal olmaktan uzaklaşması. Yani akıllı yaşam içerisindeki bunca çeşitliliği sağlayacak servislerin, ürünlerin, teknolojilerin tek bir sağlayıcı tarafından kullanıcılara sunulması zor ama birlikteliğin sağlanması açısından da farklı yöntemlerle başarılması gereken bir konu. Bu durum da şirketleri kendilerini başka paydaşlar ile de buluşturabilecek ve çeşitliliği arttıracak çözümler bulmaya/üretmeye itiyor. Bu, işin ‘Servis/Ürün Sağlayıcı’ tarafındaki teknik kısmı. Az önce bahsettiğim tüm örnekler ise bunun kullanıcı deneyimi tarafındaki yansıması. Benim düşüncem birliktelik olsun diye birliktelik oluşturanlardan çok faydalı bir kullanıcı deneyimi oluşturanların doğal seçilim ile hayatta kalacakları yönünde. Yani yine belirleyici olanın kullanıcı ve kullanıcının hayatında oluşan deneyimin olacağını düşünüyorum.
Bir başka konu da ürün çeşitliliğinden servis/hizmet çeşitliliğine doğru yaşanan evrim süreci. Yani artık ürün üretmek bir yana ürün üzerinden kullanıcılara verilecek dijital servislerin daha çok konuşulacağı zamanlara geliyoruz. Bunu çok somut ve güncel bir örnek ile anlatmak gerekirse geçenlerde TOGG Gemlik Kampüsü’nün açılışında artık daha da vurgu ile bahsedilen çok önemli bir bakış açısına dikkat çekmek isterim. TOGG’un ön panelinde uzunca bir ekran var. Bu kadar büyük bir ekranı ne işe yarayacak ki diye soruların oluşması kaçınılmaz. Bu sorulara verilen cevap ise oldukça vizyoner ve ilgi çekici. Bu alanı kullanarak evinde, ofisinde yapabildiğin ne varsa buradan da yapabileceksin. Evindeki klimanı ayarla, alışveriş yapabilirsin, youtube’a girebilirsin, vb.. vb.. Asıl buradan sonrası çok ilgi çekici. Bu ekranın kalbinde bir ‘app store’ var diyorlar. Yazı süresince bahsetmeye çalıştığım ve geleceğin konusu bence işte burası. Yani aslında TOGG sunmuş olduğu bu kocaman ekranı geliştiricilerin hizmetine açarak müşteriye değer yaratacak hizmetlerin/servislerin oluşturulabilmesi için kendisine bir doğal birliktelik ve ekosistemi şimdiden oluşturmuş durumda.